OLYMPOS
Olimpos’a gelirken derin bir tarihi bilgi ya da
rehbere ihtiyaciniz yoktur. Ancak, kentin tarihini bilmeniz
attiginiz her adimi ve gezdiginiz her harabeyi daha canli
ve keyifli yapacaktir.
         
Lykia döneminde bir liman sehri olan Olimpos Lykia
Federasyonunun bir üyesiydi. Zenginliginden ötürü
Olimpos’un federasyonda üç temsilcisi
bulunmaktaydi (bu kadar zengin olmayan kimi üyelerin
sadece bir temsilcisi bulunmaktaydi). Kent bu dönemde
kent korsanlarin baskinina maruz kaliyordu. Daha sonralari,
kent Romali komutan Isauricus tarafindan kurtarildi. Kentin
zenginligi ticaretteki stratejik konumundan ötürüydü
– kentin dogal limanini kullanan Cenevizli ve Venedikli
tüccarlar kentin refahina katki sagliyorlardi.
    
    
On yedinci yüzyildan sonra Olimpos güzel bir
ortamda huzur arayanlarin hedefi olmustur. Tarihle bu kadar
iç içe olmasina ragmen insanlari Olimpos’a
çeken seyin sadece kentin geçmisi olmadigi
da bilinmelidir. Akdeniz’in berrak sularinin çagrisina
hayir demek çok zordur. Olimpos’a gelirken
yaninizda mutlaka mayo olmalidir. Tekneden denize atladiginizda
çakil taslarina sanki elinize uzattiginizda dokunuverecekmis
gibi görünür – ancak gerçekte
sizden muhtemelen yedi sekiz metre uzaktadirlar! Deniz kiyisindan
bakildiginda kentin antik akropolisi dagin kenarindan kolayca
görülebilir.
Denize girdikten sonra üzerindeki tuzlari atmak isteyenler
vadiden akan ve denize ulasmadan önce Lykia harabelerinin
içinden geçen dereye girebilirler. Serin sularda
kulaç atarken sehrin kalintilarindan bir lahit gözünüze
çarpabilir. Bu lahit Kaptan Eudomos’undur –
lahit üzerinde kaptanin anisina bir gemi kabartmasi
ve bir yazi bulunmaktadir. Çam ormaninin içinden
geçen patika Roma tapinagina ulasir.
|